Bilgi

ATLAR

At, atgiller (Equidae) familyasına dâhil otçul bir memeli hayvandır. Evcilleri olduğu gibi, Amerikan bozkırlarında “Mustang” ve Altay dağlarının her iki yanındaki açık arazilerde “Prezevalski” denen yabani atlar sürüler halinde yaşar. En meşhur at türleri Arap, İngiliz, Çin, Ahal Teke ve Midillidir.Midilli atları koç iriliğindedir.

Tek tırnaklılar takımının, Atgiller familyasından bir memelidir. Erkeğine aygır, dişisine kısrak, yavrusuna tay, yumurtaları çıkarılmış, iğdiş edilmiş olana da beydir denir. Küçük başlı ve kısa kulaklıdır.Yelesi ve kuyruk ucu uzun kıllıdır. Ömrü 20 ila 30 sene civarındadır. Arapça da binek ve yük hayvanı olan ata; dabbe, matiyye, Farsçada semend, tusen denir. Firdevsinin Şehname efsanelerinde adı geçen çil ata da rahş (رخش) denir. Hepsi otla beslenir. Geviş getirmezler. Memeleri kasık bölgesinde arka ayaklarına yakındır. Üçüncü parmakları geniş bir tırnakla çevrilmiş olup “ toynak” adını alır. Bunun üzerine basarak yürürler.

İnsanlara hizmet eden hayvanların en kabiliyetlilerindendir. İnsanların, harp meydanlarında, izinsiz gösteri kontrolünde, yük taşımada, yarış, cirit, çit atlama ve av sporlarında yardımcısıdır. Silah gürültüsüne ve bando sesine rahatlıkla alışır. Atlar aynı zamanda dizlerini kilitleyebilir.

At, cesur ve atılgan olduğu gibi sahibine son derece itaatkardır. Sahibi dilerse dolu dizgin, dörtnala koşar, isterse aheste yürür, isterse durur. Her durumda sahibini memnun etmeye dikkat eder. Yorgunluğa bakmaksızın kendini çatlatmak pahasına da olsa olanca gayret ve kuvvetini itaat uğruna sarf eder.

Atlar ayakta uyurlar ve uyurken yere hiç düşmezler; zîra bacak kemiklerinin kilitlenebilme özelliği vardır. Fakat eğer kendilerini güvende hissederlerse yatabilirler ve yatmaları daha sağlıklıdır.

ASLAN

Aslan ya da Arslan (Panthera leo), kedigiller (Felidae) ailesinden etçil süper yırtıcı memeli bir hayvan türüdür.Afrika aslanı, dünyanın en büyük dört kedisinden (kaplan, aslan, jaguar, leopar) biridir. Erkek Afrika aslanı ortalama 200 kg'dır. Kaydedilmiş en ağır aslan 1970 yılında İngiltere'deki Colchester Zoo adlı hayvanat bahçesindeki Simba adlı aslandır. Ağırlığı 435 kg olarak kaydedilmiştir. Dişiler ise bunun neredeyse yarısı kadardır. Postu kahverengimsi sarıdır. Erkeğin yelesi kahverengimsi sarıdan siyaha kadar değişir. Geniş alınlı, güçlü çeneli, uzayıp çekilebilen tırnaklı, sarımtırak kısa ve yatık tüylüdür. Kuyruğunun ucu püsküllüdür. Erkek aslanın başının etrafı uzun ve güzel bir yele ile süslüdür. Omuzlarının üzerine kadar dağılan bu perçem, kızdığı zaman kabarır. Pençelerinin büyük olması, yere sağlam basmasını sağlar. Aslanlar birbirleriyle bölgeleri için kavga eder. Genellikle bu ölümle sonuçlanabilir. Aslanların pençeleri ve dişleri çok keskindir. Bir insanı bir vuruşta öldürebilir veya yaralayabilir. Genellikle Afrika kıtasında yaşamlarını sürdürürler.Aslanlar dünya üzerinde yaşayan kedi türleri içinde en sosyal cinstir. Diğer tüm kedi cinsleri antisosyal olup yalnız yaşamayı tercih ederken aslanlar büyük gruplar oluşturan tek kedi cinsidir. Grup oluşturmalarının en büyük sebebi kendilerinden çok hızlı olan avlarını grupsal pusu kurarak yakalamak olduğu bazı bilim dünyasınca öne sürülmektedir.

BALİNA

Balinalar (Latince: Cetacea) içinde balinaları, yunusları ve muturları barındıran, memeliler sınıfında bir takımdır. Biyolojik adlarda "balina" için Latince cetus sözcüğü kullanılır, özgün anlamı ise "büyük deniz hayvanı"dır. Latinceye ise Yunanca'dan geçmiştir. Yunanca κῆτος sözcüğü "balina" ya da "herhangi bir dev balık veya deniz canavarı" anlamındadır.

Balinalar 50 milyon yıllık evrim sürecinde suda yaşama tam olarak uyum sağlamış memelilerdir.[Göresel kaynak[1]] Gövdeleri mekik şeklinde, ince uzun ve ortada kalındır. Ön uzuvları değişerek yüzgeçe dönüşmüştür. Arka uzuvları ise çok küçülmüştür, belkemiğine bağlı değildirler ve gövde içinde gizlidirler. Kuyrukları yatay olarak düzleşmiştir. Hemen hemen hiç kılları yoktur ve kalın bir yağ tabakası ile soğuktan korunurlar. Grup olarak yüksek bir zekâ düzeyine sahiptirler.

Balinalar takımında doksan tür bulunur. Tatlısu yunusu olan beş türü hariç hepsi deniz ve okyanuslarda yaşar. Takım iki alt takıma bölünmüştür: çubuklu balinalar (Mysticeti) ve yunuslar ile muturlarıda da barındıran dişli balinalar (Odontoceti).

CEYLAN

Ceylan ya da gazal,[1] boynuzlugiller (Bovidae) familyasından Gazella cinsini oluşturan çift toynaklılara verilen ad.

Uzunluğu 100-130, yüksekliği 60, kuyruğu 20 cm'dir. Boynuzları yay biçiminde, gözleri iridir. Rengi toprak rengine benzer. İnce ve güzel görünüşlü , çevik bir hayvandır. 10 yıl kadar yaşar, kolay evcilleşir (Gazella dorcas). Bunun bir başka türü olan Gazello granti nin yüksekliği 100, boynuzları 75 cm'dir. Eti ve derisi için avlanır. Afrika ve batı Asya'da çöl ve bozkırlarda yaşar.

ÇAKAL

Çakal, köpekgiller (Canidae) familyasına dahil olan Canis cinsi içindeki türlerden dört tanesine, Afrika ve Asya'da bulunan ve küçük-orta boyutlu olan Canis adustus, Canis aureus, Canis mesomelas ve Canis simensis türlerine verilen ortak addır.

Küçük avcı ve leşçil canlılar olan çakalların Kuzey Amerika'daki karşılığı, Türkçede "kır kurdu" ya da yine "çakal" olarak adlandırılan Canis latrans (İng., coyote ya da prairie wolf) türü canlıdır.

Uzunlukları 30-35 cm’lik kuyrukları birlikte 85-95 cm, ağırlıkları 7-11 kg arasında değişir. Altın çakalın (C. aureus) sırtı karaya, karnı beyaza çalar ve öbür bölümleri kirli sarıdır. Kara sırtlı çakalın (C. mesomelas) sırtı kara, postu pas kızılıdır. Boz renkteki çizgili çakalın (C. adustus) iki yanında belirsiz çizgiler vardır, kuyruğunun ucu da beyazdır. Canis cinsinin bütün öbür üyeleri gibi çakallarda akşamları ulurlar. İnsanlar çakalın ulumasını genellikle sırtlanınkinden daha ürkütücü bulurlar. Çakallar, kuyruk dibindeki bir bezin salgısı nedeniyle etraflarına pis bir koku yayar.

DEVE

Deve, devegiller (Camelidae) familyasının Camelus cinsini oluşturan iki evcil hayvan türünün ortak adı. Develer yük çeki ve binek hayvanı olarak kullanıldığı gibi, yünü, sütü, derisi ve eti için de beslenir. Yalnızca evcil türleriyle tanınan bu hayvanların yabanıl atalarından bu yana pek az değişikliğe uğradığı sanılmaktadır.

Devenin iki türü Hindistan, Pakistan, Afganistan, Mısır, İran, Suriye, Arabistan gibi Güney Asya ülkeleri ile Afrika’da yetiştirilen tek hörgüçlü deve (C. doremedarius) ve Orta Asya’da yetiştirilen çift hörgüçlü deve (C. bactrianus)dir.

En belirgin özelliği hörgüçlerinde yağ depolayabilme yeteneği olan bu hayvanın uzun bacakları, yumuşak yayvan iki toynaklı ayakları kumda ya da karda yürümesini kolaylaştırır. Aynı yandaki bacaklarını birlikte kaldırarak kendine özgü bir biçimde koşar. Ayrıca iki sırada üç tane koruyucu kirpiği, tüylü kulak delikleri, gereğinde kapanabilen burun delikleri, keskin görme ve koku alma duyuları da kum fırtınası gibi elverişsiz çevre koşullarına uyum sağlamasına yardımcı olur. Gövdesini örten iki tip kıldan alttaki ince ve kısa olanlar bazı yumuşak ve dayanıklı kumaşların yapımında kullanılır. Genellikle çökerek dinlendiği ve bu konumdayken yüklendiği için gövdesinin yere değen bölümlerinde nasırlaşmış deri katmanları oluşur.

EŞEK

Eşek (Equus asinus), atgiller (Equidae) familyasının evcilleştirilmiş türlerinden biridir.

Eşeklerin inatçı olduklarına dair oluşan fikir,kimi zaman sahiplerinin bu hayvanların oldukça gelişmiş "kendini koruma dürtülerini" yanlış algılamalarından kaynaklanmaktadır. Bir eşeğe, onu zorlayarak ya da korkutarak, kendi yararına olmadığına güdülendiği bir işi yaptırmaya çalışmak oldukça zordur. Bu davranış atlardakinin neredeyse tam tersidir çünkü bir at güvensiz bir zemin üzerinde yol alma konusunda eşeklere göre çok daha sorunsuz bir tavır çizer.

Eşeklerin davranış ve bilişleri üzerine yapılan ciddi çalışmalar sonucunda, bu hayvanların oldukça zeki, dikkatli, arkadaş canlısı, oyuncu ve öğrenmeye meraklı gibi görülmektedir.

2006 yılında Fransa'da yapılan araştırmalara göre eşek sütünün protein bakımından en zengin süt olduğu kanıtlanmıştır.

Özellikleri: Kulakları uzun, yelesi dik ve kısa tüylü, kuyruğu kısa, ince püsküllüdür.
Ömrü : 25-35 yıldır.
Çeşitleri: Evcil eşek, Afrika yaban eşeği, Asya yaban eşeği, Somali yaban eşeği, çizgili yaban eşeği (zebra), Moğol yaban eşeği

EŞEK ARISI

Eşek arısı ya da Vespa, Vespidae familyasına ait yaban arısı cinsi. Türkiye'deki yaygın türü "sarıca" olarak bilinen Avrupa eşek arısıdır (vespa crabro).

Gövdesi kızılımsı sarı ve siyah çizgili olan eşek arıları oldukça iri yapılıdır; uzunlukları arıbeyinde 30 mm'yi, işçi arılarda 23 mm'yi bulur. Yeryüzünde geniş bir bir dağılım gösteren bu yaban arıları, bazen kova büyüklüğünde olan yuvalarını ağaç kovuklarında, duvar oyuklarında ender olarak da toprak üstünde kurarlar. Yuvaların içi, çiğnenmiş bitkisel maddelerin tükürükle karışmasından oluşmuş, kağıda benzer peteklerle döşelidir. Eşek arıları ağızlarındaki dişleriyle ısırır. Ancak zorda kaldığı vakit iğnesini batırır. Bu iğne zehirlidir. Sokması çok ağrı veren eşek arısının zehiri, insanda ağır alerji tepkilerine yol açabilir.

 

FİLLER

Fil, hortumlar takımın filgiller (Elephantidae) familyasını oluşturan memeli bir hayvandır. Geleneksel olarak Asya fili (Elephas maximus) ve Afrika fili (Loxodonta africana) olmak üzere iki türü tanınır; ancak bazı kanıtlara dayanarak Afrika savan fili (L. africana) ile Afrika orman filinin (L. cyclotis) iki ayrı tür olduğu öne sürülür. Filler, Sahra altı Afrika ile Güney ve Güneydoğu Asya'da bulunur. İçinde mamutlar ve mastodonlar gibi  soyutükenmiş türleri de barındıran hortumlular takımında günümüzde de soyunu sürdüren bir tek filler kalmıştır. Karada yaşayan en büyük hayvan olan Afrika filinin erkeği 4 m boya ve 7.000 kg ağırlığa ulaşabilir. Bu hayvanların dikkat çekici ve ayırt edici bazı özellikleri vardır. Bunların arasında, nesneleri yakalamak gibi çeşitli amaçlar için kullanılan uzun hortumlar başta gelir. Çok uzun ve sivri olan kesici dişlerini nesneleri taşımak, yeri kazmak için kullanırlar.Fildişinin kaynağı olan bu kesici dişler aynı zamanda dövüşürken silah olarak da kullanılır. Filin büyük ve geniş kulakları vücut ısısını kontrol etmeye yarar. Afrika fillerinin kulakları daha büyük olur ve sırtları içbükeydir. Asya fillerinin ise kulakları daha küçük olur ve sırtları dışbükey ya da düzdür.

Otçul olan filler; savan, orman, çöl ve bataklık gibi doğal yaşam alanlarında bulunurlar. Genellikle su kenarlarında kalmayı tercih ederler. Çevrelerinde bıraktıkları etki yüzünden kilittaşı türlerden biri sayılırlar. Diğer hayvanlar fillerden uzak durur ve aslan,kaplan, sırtlan ile yabani köpekler gibi yırtıcılar yalnızca yavru fillere saldırır. Dişi filler, genellikle bir dişi ve yavruları ya da akraba dişiler ve yavrularından oluşan aile grupları hâlinde yaşarlar. Birkaç dişi ve yavrularından oluşan grubun lideri en yaşlı dişidir. Fillerin oluşturduğu aile grupları zaman zaman bir araya gelerek daha büyük topluluklar oluşturabilir. Ergenliğe ulaşan erkek filler aile gruplarını terk eder veya yalnız ya da diğer erkek fillerle birlikte bir grup oluşturabilirler. Erişkin erkekler çiftleşmek için eş aradıklarında aile grupları ile bir araya gelir. Testosteron salgılanmasının arttığı ve aşırı saldırgan davranışların görüldüğü mest adı verilen durum erkek fillerin baskın olmalarına olanak verir ve üreme başarısını artırır. Aile gruplarında ilgi odağı yavru fillerdir ve anneleri tarafından üç yıl kadar bakılırlar. Filler doğal ortamlarında 70 yıl kadar yaşar. Dokunma, görme ve işitme yolu ile iletişim kurarlar. Uzun mesafelerde, filler insanın duyamayacağı kadar düşük frekanslı sesler ve sismik iletişim yolu ile haberleşir. Fillerin zekâ düzeyi piramatlar ve balinalar ile kıyaslanır. Kendilerinin farkında oldukları ve kendi cinslerinden ölmekte olan ya da ölmüş hayvanlara karşı empati gösterdikleri gözlemlenmektedir.

Afrika filleri Dünya Doğa Ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından soyunun tükenme riski yüksek olan hasas türler arasında listelenirken, Asya filleri soyunun tükenme riski çok yüksek olan tehlikedeki türler arasında listelenmiştir. Fil popülasyonları için en büyük tehditlerden birisi kaçak olarak avlanan hayvanların dişleri ile yapılan fildişi ticaretidir. Diğer tehditler arasında doğal yaşam alanı kaybı ve yerel halk ile olan çıkar çatışmaları sayılabilir. Filler, Asya'da yük hayvanı olarak kullanılmaktadır. Geçmişte savaşlarda da kullanılan filler günümüzde hayvanat bahçeleri ve sirklerin üyelerindendir. Çok kolay tanınabilen filler sanat, folklor, din, edebiyat ve popüler kültür alanlarında sıklıkla kullanılmıştır.

FARE

Fare, kemiriciler (Rodentia) takımının Myomorpha alt takımından, başta ev faresi (Mus musculus) olmak üzere çok sayıda küçük memelinin ortak adı.

Belirli bir taksonomik gruba karşılık gelmeyen "fare" adı, bilimsel adlandırmada özellikle Muridae familyasının üyeleri ile Cricetidae familyasının Hespromyini oymağı (Yeni Dünya fareleri) için kullanılır. Bununla birlikte Muridae familyasının Rattus cinsini oluşturan ve halk arasında lağım faresi ya da keme olarak da bilinen kemiricilere sıçan denilir. Cricetidae familyasının Microtus cinsini oluşturan ve tarla faresi olarak da bilinen kemiriciler ise fare türü değildir.

Çok hızlı kaçabilen ve çok hızlı üreyen hayvanlardır, yeryüzünün bütün karalarına dağılmışlardır.

Yanaklarından omuzlarına kadar inen küçük astarlı iki dış çene keseleri vardır. Fareler bu keselerde yiyecek taşırlar, temizlemek gerektiğinde de içini dışına çıkararak çevirip temizlerler. Avurdu keseli fare yuva yaparken toprağı güçlü ön pençeleriyle kazar. Kıvrık kesici dişlerini sert toprak ve taşları yerinden oynatmak için kullanır. Kesici dişleri sürekli olarak büyüdüğü için aşınan yüzeyler hemen yenilenir.

Tahıl, kök, meyve, ot, böcek gibi çok çeşitli yiyeceklerle beslenirler.

Ayrıca, farelerin genetik yapısı ile insan genetik yapısının ileri düzeydeki benzerliği ve üreme hızları dolayısıyla, kobay olarak yaygınca kullanılırlar.

GEYİK

Geyik, geyikgiller (Latince: Cervidae) familyasında geviş getiren otçul memeli hayvanların ortak adıdır. Çift toynaklılar takımında bulunan akraba familyalardaki benzer hayvanlar da genel olarak geyik diye adlandırılmaktadır.

HAMSİ

Hamsi (Engraulis encrasicolus), Engraulidae familyasına ait bir balık türü. Vücut iğ şeklinde hafif yassılaşmış olup yanlarda yuvarlaktır. Alt dudak mevcut değildir, üst çene ise uzun olup, sırt rengi koyu mavi siyahımsı, alt taraf açık renklidir. Yan tarafları parlaktır. Kuyruk yüzgeci homoserk yapıdadır.

ISTAKOZ

Istakoz denizlerde yaşayan kabuklulardandır. Renkleri türlere göre değişiklik gösterse de mavinin tonlarından yeşil, kahverengiye kadar renklerde görülebilir. 30-35 cm boy 4-5 kiloya kadar büyüyebilir. Türkiye'de Marmara denizi, boğazlarda, Ege denizinde görülür.

En büyük doğal düşmanları ise ahtapottur. Çok lezzetli ve pahalı bir deniz ürünüdür. Yaygın inanışın aksine canlı haşlanarak yenilmek zorundadır ve bu işlem sırasında bağıramaz. Çünkü diğer kabuklu deniz hayvanları gibi ses telleri yoktur. Çıkan sesler aniden çok sıcak suya maruz kalıp, çatırdayan kabuklarından gelir. Ani ölüm gereklidir yoksa su dışında kalan istakoz bir çeşit salgıyla ölmeden evvel kendi etini yenilmez hale getirir hatta zehirlenmeye sebebiyet verebilir.

İNEK

İneğe sığır da denir.Sığır (Latince: Bos primigenius taurus ile Bos primigenius indicus), memeli hayvanların çift toynaklılar (Artiodactyla) takımının, boynuzlugiller (Bovidae) familyasının sığırlar (Bovinae) alt familyasından evcil büyükbaş hayvan.

Çoğunlukla evcil olan, kaba ve hantal yapılı, kuyrukları püsküllü, boynuzlu büyükbaş hayvanlardır. Mideleri dört gözlü olup geviş getirirler. Üst çenelerinde kesici dişleri bulunmaz. Otları alt çenelerinin dişleriyle keserler. Boynuzları daimidir. Kırıldığında bir daha yeniden sürmez.

Sığır kelimesi, halk arasında geniş manada geviş getiren, etinden, sütünden ve hizmet hayvanı olarak faydalanılan büyükbaş evcil hayvanlar için kullanılır. Dar manada ise, evcilleştirilen ve etinden, sütünden veya gücünden faydalanılan ve birçok soyu üretilen evcil boğa (Bos taurus)dır. Sığırın doğumundan altı aylığa kadar olan erkek ve dişi yavrularına buzağı; altı aylıktan bir yıllığa kadar olan erkek ve dişi yavrularına dana; altı aylıktan gebelik dönemine kadar dişilerine düve; altı aylıktan babalık dönemine kadar erkeklerine tosun; damızlık erkeğine boğa; yavrulayan dişiye inek; enenmiş erkeğine öküz denir.

Boğa damızlık olarak, öküz ise iş ve besi hayvanı olarak kullanılır. Ortalama 800 kg gelebilen öküz, 4500 kg'lık yükü rahatça çekebilir. Traktörün giremediği yerlerde ziraatın temel direğidir. Sığırların eti ve sütü insan için en iyi bir besin kaynağı olduğu gibi derisinden de gön ve kösele yapılır. Boynuz ve kemikleri sanayide, gübresi tarlalarda kullanılır. Yayıldıkları merayı at, keçi ve koyun gibi kuvvetten düşürmez, bilakis düzenli otlayarak ıslahını sağlarlar.

KAPLAN

Kaplan (Panthera tigris), kedigiller (Felidae) familyasından etçil bir memeli hayvan türü ve büyük kediler ailesinin dört üyesinden biridir. Süper yırtıcıdır ve vahşi hayatta bulunan en büyük ve en güçlü kedi türüdür.[1] Hint alt-kıtası dünyada yaşayan vahşi kaplanların %80'ine ev sahipliği yapmaktadır. Kuzeyde Sibirya, güneyde Hindistan ile Malakka yarımadası arasındaki bölgelerde bulunur. Günümüzde sadece 5 alttür bulunmaktadır.

Çoğu kaplan kamuflajlarının uygun uyum sağladığı ve hızlı veya daha çevik avları yakalamalarının daha kolay olduğu ormanlarda ve otlaklarda yaşar. Hindistan'da, Türkiye'de, (Türkiye'de 1970'ten beri sadece 3 kez görüldü.) Çin'de neredeyse tüm Asya'da yaşarlar. Büyük kediler arasında sadece kaplan ve jaguar iyi yüzücülerdir. Kaplanlar sık sık su birikintilerinde, göllerde ve nehirlerde yıkanırlarken bulunurlar. Kaplanlar yalnız avlanırlar ve birincil olarak geyik, yaban domuzu, gaur, ve manda gibi orta ve büyük boyutlu otçullarla beslenirler. Buna rağmen arada sırada küçük avları da yakalarlar..

Kaplanların tek ciddi avcısı onları sıkça postu için yasadışı bir şekilde öldüren insandır. Aynı zamanda kemikleri ve neredeyse tüm vücut parçaları geleneksel çin tıbbında ağrı kesiciden afrodizyaklara kadar değişen bir alan için kullanılır. Kaçak avlanma ve ortamlarının yok olması kaplanların sayılarını büyük oranda azalttı. Bir yüzyıl önce dünya da 100 000'den fazla kaplan varken bugün bu sayı 2500 üreyebilen bireyi geçmez. Hiç bir kaplan nüfusu 250 üreyebilen üyeden fazlasına sahip değil.[2]. Tüm kaplan alt türleri tehlike altındaki türler listesinde yer almaktadır.

KOYUN

Koyun (Ovis), Caprinae alt familyası içinde bir grup oluştururlar ve keçilerle yakınlıklarından dolayı bazı sınıflandırmalarda hatta aynı familyada olarak tarif edilirler. Ev hayvanı olarak tanıdığımız koyunun yanında birçok yabani türleri vardır. Elde edilen kürke post adı verilir.

Evcil koyun, tahminen 6000 ila 8000 yıl önce evcilleştirilmiş olup, köpeğin yanında en eski ev hayvanlarındandır. Gevişgetirenler ailesinin tür olarak en zengin familyasıdır. Kuzey Amerika, Avrupa, Asya ve özellikle Afrika'da yayılmışlardır. Güney Amerika'ya ve Avustralya'ya insan eliyle ulaşmışlardır. Farklı biyotoplarda, özellikle steplerde, dağlık kesimlerde, az da olsa ormanlarda bulunurlar. Bitkisel besinlerle beslenirler, sürü oluşturma eğilimleri çok yüksektir.
Sütünden, yününden ve etinden yararlanılan uysal hayvanlardır. Burun kısımları çıplak ve nemli, vücutları kalın tüylerle kaplıdır. Erkeklerde her zaman bir çift boynuz bulunurken, dişilerde bazen bulunur. Boynuzlar üzerindeki boğumlar yaş hesaplamasında kullanılır. Vücutlarında ekstra kıl oluşumları (sakal, yele) bulunur. Yılda 2 kez ve her defasında 1-3 yavru doğururlar. Gebelik süreleri 5-11 aydır. Koyunların ömürleri 10 ila 12 yıl arasıdır.

KÖPEK

Köpek (Canis lupus familiaris); köpekgiller (Canidae) familyasına mensup, görünüş ve büyüklükleri farklı 400'den fazla ırkı olan, etçil, memeli bir hayvan. Boz kurdun (C. lupus) alt türlerinden biri olan köpek, tilki ve çakallarla da akrabadır. Kedilerle birlikte dünyanın en geniş coğrafyaya yayılan ve en çok beslenen iki evcil hayvanından biridir. 2001 yılı tahminlerine göre dünyada 400 milyondan fazla köpek vardır.

Köpekler 12 bin yıldan daha uzun bir süreden beri insanoğlunun av partneri, koruyucusu ve arkadaşı olagelmiştir. Değişik ihtiyaçlara göre farklı köpek türlerinin evrimleşmesinde insanoğlunun önemli rolü olmuştur. İlk köpekler keskin görme ve koku duyusuna sahip avcı köpekleriydi. İnsanlar, ilk tanışmalarından bu yana köpeklerin çeşitli yararlı özelliklerini genetik mühendisliğin en ilkel formlarıyla ön plana çıkartmış ve farklı köpek türlerinin ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Örneğin 7-9 bin yıl önce çiftlik hayvanları evcilleştirildiğinde köpekler çobanlık da yapmaya başladılar ve bu yönde yapay seçilime uğradılar.

Köpeklerin işlevleri ve algılanışları toplumdan topluma farkeder. Antik Mısır'da köpekler kutsal sayılırdı. Günümüzde birçok ülkede bekçi, bazı ülkelerde yük hayvanı ve hatta yiyecek olarak kullanılırlar.[3] Batılı ülkelerde köpekler genellikle ev arkadaşı ve refakatçi olarak beslenirler ve bu ülkelerde köpeklere yönelik ürün ve hizmetler milyarlarca liralık bir endüstri haline gelmiştir. Bunların yanı sıra köpekler engellilere yardım, arama-kurtarma ya da polis köpeği gibi daha sofistike görevlerde kullanılmak üzere de eğitilebilir.

LEYLEK

Leylek (Ciconia ciconia), leylekgiller (Ciconiidae) familyasından büyük ve uzun bacaklı bir kuş türü. Siyah kanat uçuş tüylerinin dışında tamamen beyazdır, gagası ve bacakları erişkinlerde kırmızı, yavrularda ise siyahtır. Büyük bir kuş olup 100–115 cm uzunluğunda, 2,3 ila 4,5 kg ağırlığındadır, kanat açıklığı ise 155–215 cm.dir. Cüssesi biraz farklı olan iki alttürü ise Avrupa'da (kuzeyde Finlandiya'ya kadar), kuzeybatı Afrika'da ve güneybatı Asya'da (doğuda Kazakistan'ın güneyine kadar) bulunur. Leylekler uzun mesafelere göç ederler. Çoğunlukla tropikal Sahraaltı Afrika'dan Güney Afrika'nın güneyine ve hatta Hindistan altkıtasının güneyine kadar olan bölgede kışı geçirirler. Avrupa'dan Afrika'ya göç ederken Akdeniz üzerinden değil, doğuda Levant üzerinden, batıda da Cebelitarık Boğazı'ndan geçerler. Bunun nedeni uçmak için gereksinim duydukları hava termallerinin deniz üzerinde oluşmamasıdır. Yerde yürürken durmadan, yavaşça hareket ederler. Leylekgiller ailesinin diğer üyeleri gibi boynu tamamen gerilmiş şekilde uçarlar.

Etçil olan leylek, böcekler, balık, amfibiler, sürüngenler, küçük memeliler ve küçük kuşlar gibi çok geniş bir yelpazede beslenir. Besinlerinin çoğunu yerden, kısa bitki örtüsü içinden ve sığ sulardan toplar. Tekeşli olarak ürerler ancak yaşam boyunca sürecek bir çift bağı kurmazlar. Hem erkeği hem de dişisi, çubuklardan oluşan ve birkaç yıl kullanılabilen büyük bir yuva yapar. Dişi leylek her yıl bir kereliğine olmak üzere dört yumurta yumurtlar ve yavrular 33-34 gün sonra aynı anda olmamak üzere yumurtadan çıkar. Çifti oluşturan kuşların ikisi de kuluçkaya yatar ve birlikte yavruları beslerler. Yavrular yumurtadan çıktıktan 58-64 gün sonra yuvadan ayrılır ve 7 ila 20 gün daha ebeveynler tarafından beslenir.

Leylek, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından asgari endişe altındaki türler arasında sınıflandırılmıştır. Orta Çağ boyunca ormanların azalması leyleklerin yararına olmuştur ancak tarım pratiklerinin değişmesi ve sanayileşme 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında Avrupa'nın bazı bölgelerinde popülasyonlarının azalmasına ve hatta yok olmasına neden olmuştur. Avrupa çapındaki koruma programlarının sonucunda leyleklerin tekrar Hollanda, Belçika, İsviçre ve İsveç'te üremeleri sağlanmıştır. Doğal düşmanlarının sayısı azdır ancak çeşitli parazitler taşıyabilir. Dikkat çekici bir tür olan leylek tarih boyunca bulunduğu bölgelerde çeşitli söylencelere konu olmuştur. Bunların en bilineni, bebeklerin leylekler tarafından getirildiği söylencesidir.

MAYMUN

Primatlar veya iri beyinli yüksek memeliler (Latince: Primates), eteneli bir memeli takımı. Goril, orangutan, şempanze, gibon ve insan gibi insansıların yanında makimsiler, marmosetgiller, galagogiller, cadı makigiller ve lorisgilleri de içerir. Primatlar çevik ve hızlı canlılardır. Çoğunluğu ağaçlarda yaşar. Hepsinin elleri, ele benzer ayakları, ileri bakan gözleri vardır.

NAR BÜLBÜLÜ

Kızılgerdan (Erithacus rubecula), eskiden karatavukgiller (Turdidae) familyasında şimdi ise Sinekkapangiller familyasında sınıflandırılan güzel ötüşlü bir kuş türü.Uzunluğu 14 cm, sırtı sütlü kahverengi, yüzünün alt bölümü ve göğsü turuncuya çalan parlak kızıl, karnı beyaz olan bu tür ormanlarda, ağaçlıklarda ve bahçelerde yaşar.

ORANGUTAN

Orangutan (Pongo), Primates (primatlar) takımının Hominidae (büyük insansı maymunlar) familyasına dahil olan bir cinstir ve şu iki türü içerir:

Pongo (orangutan) cinsi, Hominidae familyasının Homininae ile birlikte iki alt familyasından biri olan Ponginae alt familyasını soyu tükenmiş iki cins olan Gigantopithecus ve Sivapithecus ile paylaşır. Günümüzde Borneo ve Sumatra'ya özgü olsalar da Cava, Vietnam ve Çin'de fosillerine rastlanmıştır.

"Orangutan" adının kökeni, Malezya ve Endonezya dillerine özgü olan ve "orman adamı" anlamına gelen "orang hutan" ifadesidir. Orangutan, Malezya'nın Sabah eyaletinin resmi simgesidir.

Uzun kolları ve kırmızımsı kahverengi kılları ile dikkat çeken orangutanlar, büyük insansı maymunların ağaçta en çok yaşayanıdır. Bu canlılar, zamanlarının neredeyse tamamını Borneo ve Sumatra'nın yağmur ormanlarındaki ağaçların üstünde geçirirler ve her gece ağaçlarda yeni yuvalar yaparlar. Erişkin erkeklerin boyu ortalama 1.4 metredir ve ağırlıkları ise 82 kilograma kadar çıkabilir.

ÖRÜMCEK

Örümcek, Eklembacaklılar şubesinin örümceğimsiler (Arachnida) sınıfının örümcekler (Araneae) takımından türlerine verilen genel ad. Hemen hemen dünyanın her tarafında yaşarlar. 2012 rakamlarına göre 112 familyada ve 3879 cinste toplanan 43.244 türü[1] bilinmektedir. Baş ve göğüs kaynaşmıştır. Karın, göğüse ince bir bel (pedisel) ile bağlanmıştır. Aynı büyüklükte başka bir canlının beli bu kadar ince değildir. İçinden sindirim borusu, kan damarları nefes boruları ve sinir sistemi geçer. Örümceklerin boyları, birkaç cm'den 35 cm'ye kadar değişir. Ağızlarının önünde iki zehir çengeli (keliser) ve iki his ayağı (pedipalp) yer alır. Göğüslerinde ise, gelişmiş dört çift yürüme bacağı vardır. Uçları, tarak gibi dişli iki çengelle sonlanır. Örümcek bunların sayesinde ağ üzerinde rahatça dolaşır. Bir kısmı ileriye, geriye ve yanlara doğru yürüyebilirler. Çoğunun başında 3 veya 4 çift osel (basit) göz bulunur. Gözlerin dizilişi, sınıflandırmada önemli bir özelliktir. Yuvarlak olan karın kısmı yumuşak ve esnek olup, alt kısmında solunum delikleri, ipek bezleri, anüs ve cinsiyet organları yer alır.

Örümcekler, dünyanın birçok ekosistemine adapte olmuş, böylece çok farklı ekosistemlerde yaşayan bir grup halini almışlardır. Örümceklere Everest tepelerinden kanyonların derin çukurlarına, akarsu veya göl içlerine kadar değişik yaşam ortamlarında rastlamak mümkündür. Bütün örümcekler karnivordur. Bazıları serbest dolaşıp avlandıkları halde diğer bazıları örmüş oldukları ağa bağımlı olarak yaşar.

PARS(LEOPAR)

Pars (Panthera pardus), Leopar olarak da bilinir, kedigiller (Felidae) familyasından Panthera cinsinin 4 büyük kedi türünden biri. Önceleri parsın, aslan ve panterin melezi olduğu düşünülüyordu. Leopar ismi de Latince Leo (aslan) ile panter manasında kullanılan Pard kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. İlk doğa bilimciler leopar ve panterleri renkleriyle değil de panterin daha uzun olan kuyruğunu dikkate alarak kuyruk uzunluklarıyla ayırmışlardır.

Pars, aslan, kaplan ve jaguar gibi büyük kedilerin içinde en büyük dördüncü (kaplan, aslan ve jaguardan sonra) cüsseli olanıdır. Erkek parsın boyu yaşadığı bölgeye değişmekle birlikte ortalama 90 santimetre olan kuyruk dahil 2,40 metreye kadar olabilir. Ağırlığı 88 kiloya erişebilir. Erkekler dişilerden %20-%40 kadar daha büyük olabilir. Diğer büyük kedilere göre uzun gövdesine göre daha kısa bacaklara sahiptir. Büyük kedilerin içinde en iyi ağaca tırmanabilen türdür. Geniş pençelerinde sivri ve keskin tırnakları, kısa ve toparlak kulakları, göz alıcı parlaklıkta kısa tüylü postu vardır. Post rengi ve tüy uzunluğu yaşam alanına göre değişmekle beraber, parlak sarımsı kahverengiden koyu sarımsı pas rengine kadar farklılık gösterebilir. Üstünde siyah benekler bulunur.

Bir çok kişi parsı jaguar ile karıştırır. Jaguardan farlı olarak beneklerinin içlerinde siyahlık bulunmaz. Çene ve kafa yapıları da jaguara göre daha küçüktür. Boğazlarının altında siyah noktalardan oluşan kolye benzeri çizgi vardır. Alt kısımları beyazdır. Gövdesinin üçte ikisi kadar da kuyrukları vardır. Postlarının üstündeki siyah benekleri, yapraklar arasında daha kolay kamufle olarak sezdirmeden avına yaklaşmasını sağlar. Postunun üstündeki benekler, insanların parmak izi gibi her bireyde farklılık gösterir. Parslarda melanistik siyah renkli olanlara da rastlanır. Siyah renkli olanlarına panter denildiği de olur. Bilim adamları önceleri siyah renkli parsları farklı bir tür olarak tanımlamalarına rağmen, sonradan farklı bir tür olmadığına karar vermişlerdir. Siyah renkli parsların postlarına bakıldığında belirsiz de olsa benekler görülebilir. Kardeş yavrulardan biri normal renkte olurken diğeri siyah olabilir. Çekingen ve ihtiyatlıdır. Duyuları çok kuvvetlidir. Bu özelliklerinin yanında avladıkları avları bazen sırtlan sürülerine kaptırırlar.

PAPAĞANLAR

Ayakları kısa ve ikisi önde, ikisi arkada olmak üzere dört parmağa sahiptir. Ön parmakların dipleri kısa bir zarla birbirine bağlıdır. Arkaya yönelik birinci ve dördüncü parmak geriden kavrar ve gaganın yardımı ile çeviklikle tırmanabilir. Tırmanma anında gagalarını üçüncü bir ayak gibi kullanma özelliklerinden dolayı en iyi tırmanıcı kuşlar olarak kabul edilirler.

Kalın ve kıvrık üst gaga hareketlidir. Alt gaga ise yiyecekleri kırmada tabla vazifesi görür. Dil, kalın ve etlidir. Aynı zamanda dokunma organı görevini de yapar. Dilleri kısa ve serttir. Gaga ve dilleri sayesinde ayçekirdeği gibi kabuklu yemişleri soyup yiyebilirler.

Papağanların kanatları nispeten kısadır. Bununla beraber, Yeni Zelanda papağanı hariç hepsi iyi uçucudur. Genelde çift veya grup halinde çığlık çığlığa uçarlar. Avustururalya'da yaşayan kakudular, binlerce fertten meydana gelen sürüler halinde seyahat ederler.

Beslenirken veya dinlenirken çok sakindirler. Yeşil renklileri o kadar iyi kamufle olur ki, çoğu zaman farkedilmezler. Tüyleri yeşil hakim olmak üzere kırmızı, mavi, sarı, beyaz ve siyah olabilir.Papağanın konuşma özellığı fazla olmasından , insanların dediğini tekrarlayan kuş türüdür.

Ortalama ömürleri 70 yıl kadar olan papağanların 315'ten fazla çeşidi vardır. Kafestekiler 30-40 yıl yaşayabilir. Elli yıl yaşayanları görülmüştür.Papağanlar yumurtlayarak çoğalırlar.

RAKUN

Rakun (Procyon), rakungiller (Procyonidae) familyasından memeli hayvan cinsi.

Rakun'un yurdu su yollarının, göllerin ve bataklıkların çevresidir. Geceleri buralarda su kıyılarına dadanan başka hayvanları avlar. İnce parmaklı rakun iyi bir yüzücüdür. Yüzerken balık, kerevit, kurbağa, semender ve midye gibi avları yakalar. Fakat bu hayvan, yumurta, kuş, böcek, sıçan ve sürünen herhangi bir yaratıkla da aynı iştahla karnını doyurur. Mevsiminde cevize, meyvalara, özellikle çilek ve böğürtlene bayılır. Mısırlar olgunlaştığı zaman, mısır tarlaları da rakun'un gece baskınına uğrar. Rakun'un, yiyeceği eti önce suya batırması âdeti ilgi çekicidir. Bundan ötürü kendisine «yıkayıcı» (lotor) adı yakıştırılmıştır. Et parçası ne kadar temiz olursa olsun, onu o yakınlardaki bir suya iyice batırıp yıkamadan yemez.

Rakun'un parmakları uzundur. Dokunma duyusu çok gelişmiştir. Bir ağaç kovuğunda veya kayaların arasındaki ılık bir mağarada barınır. Bu etobur hayvan ağaca çok rahat çıkabildiği ve çok kere bu sayede hayatını kurtardığı halde, uyanık saatlerinin çoğunu yerde geçirir. Gündüzleri dinlenmek, geceleri ise yiyecek aramakla geçen uzun bir yazdan sonra inine çekilerek ilkbahara kadar uyur. Bu arada çiftleşmek veya karnını doyurmak için bazen uyandığı olur. Erkek rakun, tıpkı ayı gibi, aile problemlerini hiçbir sorumluluk kabul etmemek suretiyle çözümler. Kış ortasındaki kısa bir flört devresinden sonra yine bekâr hayatına döner.

SANSAR

Sansar, sansargiller (Mustelidae) familyasından Martes cinsini oluşturan hepçil hayvanların ortak adı.Kediyi andıran uzun ve ince bir vücudu, uzun ve bol tüylü kuyruğu vardır. Boyları 40-50 cm., ağırlıkları 2 kg. civarındadır. Boyunlarında beyaz renkte çatal şeklini andıran tüyler olan sansarlar, parlak koyu kahve rengindedir. Geceleri ava çıkar. Sıkıştırıldıklarında oldukça tehlikeli olabilirler.

ŞAHİN

Şahin, atmacagiller (Accipitridae) familyasından Buteo cinsini oluşturan yırtıcı kuş türlerinin ortak adı.

Şahinler öbür yırtıcı kuşlardan geniş kanatları ve yanlara doğru açılan yuvarlak kuyruklarıyla ayırt edilebilir. Ağır kanat darbeleri ile uçar ve havada asılıymışçasına, kanatlarını çırpmadan uzun süre dönebilirler.

Çoğu türün üst bölümleri beyaz ya da kahverengi benekli, kanatları çizgilidir. Ama renkleri aynı tür içinde bile önemli ölçüde çeşitlilik gösterebilir.

Şahinler genellikle böcekleri ve gözüne kestirdiklerini avlar, ara sıra kuşlara saldırır.

Çalı çırpıdan yaptıkları ve yumuşak maddelerle döşedikleri sağlam yuvaları ağaçların ya da kaya çıkıntılarının üzerinde bulunur. Dişiler yuvaya 2-5 tane kahverengi lekeli beyaz yumurta bırakır.

TAVŞANLAR

Tavşan, tavşangiller (Leporidae) familyasını oluşturan memeli türlerin ortak adıdır. Doğurarak çoğalırlar. Yavru bakımları çok azdır. 7 gün baktıktan sonra anne tavşan yavru tavşanı bırakır.

Tavşangiller familyası yaklaşık 50 türü içine alır. Kuyrukları uzun kıllarla örtülüdür. Kulaklar ve arka bacaklar uzamıştır. Bir kısmı toprak altında oyuklarda yaşar. Familya üyelerine tavşan veya ada tavşanı adı verilir. Tavşangiller, Ochotonidae familyasını oluşturan pikalardan tüylü küçük kuyrukları, uzun kulakları ve arka ayakları ile ayrılır.ochotonidae

Lepus harici cinslerin tüm üyeleri genel olarak ada tavşanı olarak adlandırılır. Ada tavşanları başka hayvanların yuvalarında veya kendi kazdıkları yuvalarda barınırken, tavşanlar uzun ot ve çalıklarda yaşar.Tavşanlar arasında en çarpıcı özelliklere sahip olan beyaz tüylü sera tavşanı 21. yüzyıla damgasını vurmuştur.

Ayrıca, bazı türlerin kulakları oldukça iyi duymaktadır. Her türlü sese şaşkınlıkla tepki vermektedirler. Bu yüzden kendi türünden ya da başka canlıların yaklaşması durumunda yabanî tavşanlar irkilirler.

Okyanusya hariç tüm yeryüzünde yerlidir. Okyanusya'ya gelişleri yerli memeliler için büyük bir tehdit oluşturur.

UĞUR BÖCEĞİ

Uğurböceği, Coccinellidae familyasını oluşturan çok yaygın görülen böcek türlerinin ortak adı.

Büyük bir kısmı renklidir. Üst kanatları kırmızı ya da sarı üzerine siyah noktalı ya da tersi, yani siyah zemin üzerine kırmızı, pembemsi ya da sarı desenlidir. Tropiklerde mavi ve yeşil renklerine de rastlanır.Dut vb. meyvelerin üzerinde bulunurlar. Boyları yaklaşık 0,5 cm olan bu familyaya ait hayvanların yarım küre şeklinde görünen vücutları çok tipiktir. Nadiren hafifçe oval olurlar. Ancak Asya’daki bazı türler 1 cm.’nin üzerine çıkar.

Türkiye'de Coccinella septumpunctata, Adalia bipunctata ve Coccinella quinquepunctata en yaygın olanlarıdır.

Tarım zararlısı olan Epilachninae alt familyası hariç, hepsi yararlı böceklerdir. Larvaları ve erginleri yaprak bitlerini ve koşnilleri büyük sayıda yediklerinden biyolojik mücadelede kullanılır. Birkaç türü larva iken yaprak biti, ergin iken öncelikle mantar yerler.

İyi uçarlar, rahatsız edildiklerinde yere düşerler ve çok defa bacaklarını vücuda toplayarak ölü taklidi yaparlar. Kışı birçoğu bir arada ergin olarak geçirirler. İlkbaharda yumurtalarını yaprakların altına ya da kabukların yarıklarına bırakırlar. Larvaları yumuşak derili, çok defa renkli desenli, çok hareketlidir. Genellikle dört defa deri değiştirirler. Gelişme süreleri 30-60 gündür. Senede iki döl verirler. Yumurtalar çoğunlukla yaprakbiti kolonilerinin civarına bırakılır. Larvalarda negatif ve pozitif geotaksi çok iyi gelişmiştir.

Ayrıca uğurböceği yumurtlayarak çoğalır ve yaşamları boyunca birçok yumurta bırakırlar,yavru bakımları yoktur

ÜVEYİK

Üveyik (Streptopelia turtur), güvercingiller (Columbidae) familyasından eti için avlanan bir av kuşu türü. Bıldırcın gibi göçmen bir kuştur. Trakya'ya Nisandan itibaren gelirler, Eylülden itibaren de güneye göç ederler. Ayçiçeği tanesi ile beslenirler.

VİZON

Vizon, kuzey yarıküreye has, sansargiller ailesinden bir gelincik türü.[1] Avrupa vizonu (Mustela lutreola) ve Amerikan vizonu (Mustela vison) kürkleri için yetiştirilirler. Özellikle Amerikan vizonu değerli kürkü nedeniyle dünyanın her yerinde çiftliklerde yetiştirilir.[1] Su kenarlarında yaşayan vahşi vizon genellikle küçüktür, insanlardan saklanır ve gececildir.

YILAN

Yılanlar (Latince: Serpentes), Pullular (Squamata) takımına ait uzun, ayaksız etçil sürüngenlerdir.

Serpentes alt takımının üyeleri, ayaksız kertenkelelerden dış kulakların ve göz kapaklarının olmayışı ile ayırdedilirler. Bütün pullar gibi yılanlar da, vücudu üst üste binen pullarla kaplı ektotermik amniyot omurgalılardır. Çoğu yılan türü, ataları olan kertenkelerinkinden çok daha fazla eklemi olan bir kafatasına sahiptir. Bu yılanlara son derece hareketli çeneleriyle kendi kafasından daha büyük avları yutma imkânı verir. Dar vücutlarına uygun bir şekilde yerleşebilmesi için yılanların çift organları (böbrekler gibi) yan yana yerine biri diğerinin üstünde görünür ve çoğu bir tane işlevsel akciğere sahiptir. Bazı türler, kloakın her iki tarafında artakalan bir çift pençeyle birlikte pelvik kemere sahiptir.

Yılanlar Antarktika ve çoğu ada dışında dünyanın her yerinde bulunur. 456 cins ve 2900'ün üzerinde türü kapsayan tanımlanmış on beş familyası bulunmaktadır.[1][2] Büyüklük aralığı 10 cm uzunluğundaki küçücük Leptotyphlops carlae türünden 7.6 metre uzunluğa erişebilen pitonlar ve anakondalara kadar değişiklik gösterir. Son keşfedilen Titanoboa cinsinin fosili 15 metre uzunluğundaydı. Yılanların Kretase döneminde hem kazıcı hem de sucul kertenkelerden evrimleştiği düşünülmektedir. Modern yılanların çeşitlenmesi ise Paleosen dönemde oldu. Yılanların Türkiye'de 47 türü bulunur.

Çoğu yılan zehirsizdir ve zehirli yılanlar da zehirlerini öncelikli olarak savunma amacından çok avı kontrol altına almak ve öldürmek için kullanırlar. Bazıları insanlarda acılı yaralanmalara ve ölüme sebep olabilecek denli güçlü zehire sahiptirler. Zehirsiz yılanlar da avlarını ya canlı olarak yutarlar ya da sıkarak öldürürler. Amatörler için yılanları görünüşüne göre zehirli zehirsiz olarak nitelendirmek zor olup onlardan uzak durmak ya da bir profesyonelle yaklaşmak gerekir.

ZEBRA

Zebra, atgiller (Equidae) familyasını oluşturan tek cins Equus'un Hippotigris alt cinsinde sınıflanan canlı türlerinin ortak adıdır.

Atın yakın akrabalarından olan zebralar siyah ve beyaz çizgili postlarından ötürü kolayca tanınırlar. Yalnız Afrika'da bulunan bu hayvanlar seyrek ağaçlı ve otlarla kaplı açık alanlarda yaşarlar ve sık sık antiloplarla birlikte sürüler oluştururlar. Zebralar, tıpkı atlarda olduğu gibi, yele denilen saçlara sahiptirler; vücut yapıları da atlara benzer ve en az onlar kadar hızlı koşarlar.

Tüm zebraların çizgilerinin yapısı ve sayısı birbirinden farklıdır. Zebraların dikey çizgileri aynı zamanda önemli bir savunma unsurudur. Bir arada durdukları zaman kendilerini avlamak isteyen aslan gibi yırtıcılara karşı bu çizgilerden dolayı sürüyü bir bütün olarak algılarlar. Bu durumda avcı, avlayacağı zebrayı seçmekte güçlük çeker, bu da zebralar için bir korunma yoludur. Zebralar, yaşamlarını sürdürebilmek için su ve ot ile beslenirler. Bazen yiyecek bulmak için 50 km yürürler, sonrasında yaşadıkları ortama geri dönüp, alıştıkları yaşam ortamlarında yaşarlar. Zebralarda ortalama boy 1-2 metre arasındadır.

Zebralar atlar gibi otçullardır. Zebra ile at çiftleştiğinde doğan yavruya zebrat adı verilir.

ZÜRAFA

Zürafa (Giraffa camelopardalis), zürafagiller (Giraffidae) familyasından bir memelidir. Dünya'daki en uzun kara hayvanıdır. Beyaz-krem bir ten üstünde siyah ve kahverengi arasında beneklerden oluşan bir vücuda sahiptir. Boy uzunlukları 4 ile 6 metre arasında değişir.

Zürafalar Afrika'da yaşarlar. Güney Afrika ve Kuzey Afrika en çok bulundukları bölgelerdir. Genelde savanlarda otlaklarda ve açık ormanlarda yaşamlarını sürdürürler. Akasya ağacının yetiştiği bölgeler tercihleridir.